ETKİNLİK TAKVİMİ
Mayıs / 2024
Pt Sl Çr Pr Cm Ct Pz
   
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31

DİĞER

 
 
İncir ve zeytin üzerine kurulu7 tepeli şehir! - Hakan Göksel
HABER 7

Gerçek İstanbul'da incir ve zeytin üzerine iki tepenin ortasından Eyüp'e yol gittiğini anlatan Haluk Dursun, İstanbul'un yedi tepesinin de Sarayburnu'nda olduğunu, İstanbulluların birçok mimari eseri yanlış bildiğini bu sözlerle anlattı

Avrupa Kültür Başkenti etkinlikleri kapsamında, Ayasofya Müzesi Başkanı ve Marmara Üniversitesi öğretim üyesi Dr Haluk Dursun'un önderliğinde İstanbul Boğazı'nda fasıl eşliğinde dün (3 Haziran)özel bir tr düzenlendi.


Yemekli yat gezisinin ilk bölümünü akşam yemeği oluşturdu. Ardından, Peşrev ile başlayıp taksim ile süren ve semai ile biten fasıl izledi. İstanbul'un iki yakası Kabataş'tan başlayarak Sarayburnu, Üsküdar Mihrabad körfezi, Avrupa yakasında Emirgan'dan Kabataş'a kadar boğaz gezisi katılanlar unutulmaz bir kültür ve musiki ziyafeti yaşadı.

Boğaz gezisi esnasında İstanbul'un mimarisinden, kültürel yaşamına, azınlıkların yaşadığı semtlerden, kuş kültürüne kadar çok çeşitli konularda bilgi veren Dursun konuşma dilinde sıkça kullandığımız deyimlerin hangi semtlerde nasıl oluştuğundan da örnekler verdi.

Halk arasından eski İstanbul mimarisine kültürüne ait unsurların isimlerinin yanlış bilindiğine değinen Dursun, "İstanbul'un 7 tepesini say dediğinizde karşınızdaki kişi Çamlıca'dan başlıyorsa onu dikkate bile almayın. İstanbul'da 7 tepe diye tabir edilen tepelerin 7'si de Sarayburnu'ndadır" dedi.

Eski İstanbul'da arasında kadın düşkünü erkeğin bile sıralaması olduğunu söyleyen bunların çapkın, hovarda ve zampara olarak 3 aşama olduğunu, zamparanın da kart ya da pis diye ikiye ayrıldığı gibi farklı bilgiler de verdi.

Fındıklı'dan başlayan anlatımın içerisinde Dursun'un mizahi yaklaşımının yanı sıra güncel olaylarla bağdaşan esprileri de konukları eğlendirdi.

İstanbul'da Pera denildiği zaman 'karşı'nın anlaşıldığını, Kadıköy gibi semtlerin çok sonraları 'karşı' olduğunu ifade eden Dursun; Dominikan Manastırı ve şimdiki adıyla Arap Camii'nin mutlaka görülmesi gereken yerlerden olduğunu ifade etti.

Galata Kulesi isminin çok sonraları verildiği bildiren Dursun kulenin İsa Kulesi olarak anıldığını anlattı. Dursun Azap Kapısı diye tabir edilen yerin 'Deniz Askerleri'nin bulunduğu yer olduğunu anlattı. Saray Burnu'nun Akra (yukarı) ve Akre Polis olmak üzere ikiye ayrıldığına değindi.

Beyazıt Kulesi'nin asıl isminin Serasker Kulesi olduğunun altını çizen Dursun burada şimdiki Genel Kurmay Başkanlığı seviyesinde askeri yönetim kadrosunun bulunduğunu ifade etti.

Eminönü'nde denize en yakın olan ve Yeni Cami'nin olarak bilinen caminin asıl isminin Hatice Turhan Valiye Sultan Kulliyesi olduğunu Yeni cami isminin cehalet sonucu oluştuğunun altını çizdi.

Şimdi merkez olarak kabul edilen Edirnekapı, Karagümrük, Draman gibi semtlerin eski dönemde İstanbul'un taşrası olduğunu anlatan Dursun, İstanbullularda varlık göstergesinin yazın ve kışın aynı evde oturmamak olduğunu söyledi.

Yazın yalı kışın köşkte yaşayan İstanbulluların bahçelerinde de mutlaka üzüm bulunduğunu ve bunun çavuş üzümü olduğunu aktardı. Bağlarbaşı'nın da isminin bu üzüm bağlarıyla meşhur olmasından geldiğini de ekledi.

Üsküdar'dan Atik Valide Sultan Camii'nden başlayıp Mihrimah Sultan'a kadar birçok camiinin kadınlar tarafından yapıldığını şimdi feminist grupları gibi grupların önce Üsküdar'ı bilmeleri ve hakkını vermeleri gerektiğini anlattı.

Anadolu yakasındaki Kuzguncuk'ta yan yana yalıların sıra yalı olarak anıldığını ve semtin Yahudilerin ağırlıkta bulunduğu bir semt olduğunu söyleyen Dursun, Müslümanların girişlerinin tek kapıdan olmasını yadırgadığını ve bu yalılara Yahuthane adını verdiklerini söyledi.

Sahildeki camilerden örnekler veren Dursun diğer yapılar gibi dik bir biçimde uzayıp boğazın dokusunu bozmadığını ve bodur ve güdük minare ile boğaza uyumun sağlandığını söyledi.

Yalıların da iki türü olduğunu anlatan Dursun, lebi derya yalıların denize sıfır yalılar olduğunu, önünde bahçe olmadığını genelde tek katlı olduğunu ve rutubetten dolayı yaşlılarca fazla tercih edilmediğini fakat diğer yalı olarak tabir edilen yalıların ise mutlaka bahçeleri olduğunu ve bahçelerde Erguvandan, tutun fıstık çamlarına göre ağaçlar bulunduğunu belirtti.

Dursun İstanbul'da ağaç dikmenin bile bir kültür olduğunu anlatırken 'bana ağacını söyle kim olduğunu söyleyim' gibi bir sözün de ifade edilmese bile geçerli olduğunun altını çizdi. Beylerbeyinin en güzel yalısını Hasip Paşa olduğuna değindi.

İstanbul'da halkın bilgisinin aksine fil hayvanının olmadığını Anadolu yakasına kadar develerle sonrasında ise mandalarla yol alındığını ifade etti. Develerin suyu sevmediğini ve bir türlü su üzerinden geçirilemediğini anlatan Dursun, devenin erkeğine lök dendiğini, boğaza gelen develerin denizden geçmek istemeyerek oturduğunu kalkmadığını anlattıktan sonra bunun 'lök gibi oturmak' deyişine de kaynak olmasını anlattı.

Kuleli Lisesi'nin suvari kışlası olduğunu hatırlattı. Kandillinin karşılıksız aşkların şifası olan akıntıya sahip olduğunu söyleyen Dursun semtin aynı zamanda yemenisinin de meşhur olduğunu ve şarkılara konu olduğunu açıkladı.

Mihrabad körfezindeki yalılaların yüz görümlüğü yalıları olduğunu da söyleyen Dursun, bir yalının şimdiki bedelinin 19 milyon dolar olduğunu söyledi. Balta Limanı'nda bulunan hastanenin tarihe tanıklık eden mekanlardan olduğunu, Balta Limanı anlaşmasının orada imzalandığını açıklayan Dursun aynı binada tarihi şahsiyetlerden Damat Ferit'in de yaşadığını aktardı.

Rumeli hisarında İstanbul'un ilk mescidlerinden birinin yapıldığınıi her kulesinin bir paşaya yaprıtıldığını ve 4 ay gibi bir sürede tamamlandığını hatırlatan Dursun, Borusan'ın bina olarak kullandığı yerin de bir zamanlar 'Perili Köşk' olarak adının çıktığını ve uzun süre boş kaldığını bilgi olarak sundu.

Plevne Kahramanı Gazi Osman Paşa yalısının harabe haline sitem eden Dursun, Ortaköy'de Camii'nin adının Mecidiye Camii olduğunu, Bugünkü Feriye lokantası ve sinemasının bir zamanlar karakol olarak kullanıldığını söyledi.

  İncir ve zeytin üzerine kurulu7 tepeli şehir! - Hakan Göksel