ETKİNLİK TAKVİMİ
Nisan / 2024
Pt Sl Çr Pr Cm Ct Pz
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30

GÜNCEL YAZILAR

 
 
AKŞEHİR’İN MAYASI VE HAVASI

Kendisi Beyşehirli olduğu halde, bizim Konya İl Kültür ve Turizm Müdürü Dr. Mustafa Çıpan, “Konya’nın sivil mimari açısından tarihi dokusunu en iyi koruyan kasabası hangisidir?” soruma, hiç düşünmeden, “Akşehir” cevabını verdi. “Hadi öyleyse, Akşehir’e maya çalmaya gidelim!” dedik. Göle değil şehire!

Ne zamandır memlekette şirin Osmanlı kasabaları arıyoruz, dur durak demeden koşturuyoruz, yerel yöneticilerle toplantılar yapıp görüş aktarıyor, projeye maya çalıyoruz ya; bu seferki durağımız Akşehir oldu. Önce, Batı Cephesi Karargâhı Müzesi olarak kullanılan tarihi konağı ziyaret ettik. Bina, 1904 yılında, dönemin Belediye Başkanı Bostan Bey tarafından belediye hizmet binası olarak yaptırılmış. Zemin artı bir kat olan konağın, dış duvarları taş temel üzerine kerpiç duvar, üst kat bağdadi olarak inşa edilmiş (Fotoğraf 1). Yapı, Milli Mücadele sırasında, 15 Kasım 1921 ile 24 Ağustos 1922 tarihleri arasında karargâh olarak kullanılmış. Mustafa Kemal (Atatürk) Paşa, bu tarihler arasında yedi kez karargahı ziyaret ederek harp hazırlıklarını ve planları kontrol etmiş; 20 Ağustos 1922’de bu binada taarruz emrini vermiş. Bu esnada yanında bulunanlar: Genel Kurmay Başkanı Fevzi (Çakmak) Paşa, Batı Cephesi Komutanı İsmet (İnönü) Paşa, Karargah Kurmay Başkanı Asım (Gündüz) Paşa, Savunma Bakanı Kazım (Özalp) Paşa, Süvari Birlik Komutanı Fahrettin (Altay) Paşa, I. Ordu Komutanı Nurettin (Konyar) Paşa, II. Ordu Komutanı Yakup Şevki (Subaşı) Paşa. Bina, bu özelliği esas alınarak müzeye dönüştürülmüş.

2007 yılında açılan Nasreddin Hoca Arkeoloji ve Etnografya Müzesi’nin binası (Fotoğraf 2) ise bir sivil mimari örneği. 1914 yılında simetrik planlı ikiz konak şeklinde, dönemin sorgu hâkimi Rüştü Bey tarafından yaptırılmış.

Selçuklu Dönemi’nde inşa edilen 1210-1213 tarihli Akşehir Ulu Camii’ni, Seyyid Mahmud Hayrani Türbesi’ni (1268) ve Ferruhşah Mescidi’ni (1224) de ziyaret ettik. Ulu Camii Sokak, Hamamcı Hafız Sokak ve Değirmen Sokak’ta tarihi kent dokusunu seyrettik ve hissettik (Fotoğraf 3). Çarşılarıyla, mütevazı esnafıyla, halkıyla; sakin, huzurlu, şirin bir Osmanlı kasabası Akşehir.

İnsan o kadar yol kat edip, Akşehir’e gider de Nasreddin Hoca’yı yâd edip, tam zamanında bir kâse yoğurt yemez mi! Hadi yemeye vakit bulamadın. Giderken pazardan bir bakraç yoğurt alamaz mı? Bizim gibi nasipsiz olursa Akşehir’e kadar gider, kasabaya maya çalar, yoğurt yerine havasını alır gelir.




Ne güzel gezdim dolaştım, oradan Yalvaç’a yola çıktım. Yolda aklım başıma geldi: “Ya biz en önemli şeyi atladık Akşehir’de; bir boşluk oldu buradaki hayatımda. Nedir bu eksiklik?” dedim. Ve yoğurt geldi aklıma.

  AKŞEHİR’İN MAYASI VE HAVASI