Yer İstanbul Beyoğlu, mekan Pera Müzesi. Bir yuvarlak masa etrafında oturan zevatın çoğunluğu müzeci olan kültür-sanat insanları. Ortadaki bendeniz malum. Sağımda bulunan mektepten ağabeyimiz İnan Kıraç Beyefendi (Galatasaray Eğitim Vakfı Başkanı); onun yanında Özalp Birol (Suna ve İnan Kıraç Vakfı Kültür ve Sanat İşletmesi Genel Müdürü); onun yanındaki hanımefendi Begüm Hesapcıoğlu (GS Eğitim Vakfı Genel Müdürü). Diğer tarafta yanımda bulunan hanımefendi Seda Şentürk (Cumhurbaşkanlığı Atatürk Müze Köşkü Eski Müdürü; bugün, Kültür ve Turizm Bakanlığı Müsteşarlık Proje Koordinatörü).
Üç takım elbiseli; İstanbul beyefendiliğine aday gösterilebilecek Özalp Birol, son İstanbul beyefendilerinden olduğuna şüphe edilmeyecek İnan Kıraç, bendeniz memur olduğundan o kıyafet içindeyim.
Şimdi gelelim esas oğlana!
Özgürlüğün, romantizmin ve aynı zamanda anarşizmin doruklarında yatakhane arkadaşım ve televizyon programlarındaki ortağım erdemli Levent Erden.
Duruşuna ve bakışına bakar mısınız?
“Siz bu dünyanın ne kadar sıkıntılı işi varsa onlarla uğraşın; ben bildiğimi okur, sevdiğimi yaparım, arkadaş” duruşunda.
Eh ne diyelim?
Bizden de ona, sadece imrenerek bakmak kalıyor.
Bir de Galatasaray Sultanisi’nden Topkapı Sarayı’na kadar mehtap hatıraları, dolunay sefaları var ki o da aramızda kalsın…
