Yazarlar Birliği'nden sevgili dostum Mehmet Doğan aklıma getirmişti; "Ankara'da ayakta kalabilen ve özgünlüğünü koruyabilen bağ evi kaldı mı?" konusunu ilk onunla konuşmuştum.
Aslında, Ankara'da gördüğüm birinci bağ evi Cumhurbaşkanlığı Çankaya eski yerleşkesi şimdi Başbakanlık olan alan içindeki Atatürk Müze Köşkü'ydü. 19. yüzyıl sonlarında yaz aylarında kullanılmak üzere inşa edilmiş, Atatürk'ün 1921-1932 yılları arasında Kurtuluş Savaşı'nınkazanıldığı, Cumhuriyetin ilan edildiği ve en önemli inkılapların gerçekleştirildiği dönemde yaşadığı mütevazı bağ evi.
Keçiören'de de restore edilmiş iki bağ evinin olduğunu öğrenince hemen gitmeye niyet ettim. Kısmet bugüneymiş. Koç Üniversitesi VEKAM (Vehbi Koç Ankara Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi) tarafından düzenlenen uluslararası sempozyum haberini ve davetini alınca Kültür ve Turizm Bakanlığı'nı temsilen katılmaya karar verdim.
Bugün Merkez'in binası olan Vehbi Koç'un Ankara'daki yaşantısının büyük bölümünün geçtiği ev, 1923 yılında Mareşal Fevzi Çakmak'tan satın alınmış. 1992-1993 yıllarında restore edilmiş; 2014 yılında Koç Üniversitesi'ne bağlanmış. Ankara üzerine çalışanlar için önemli bir merkez konumunda. Ankara Bağ Evi ise VEKAM'ın sempozyum, konferans, çalıştay gibi benzeri faaliyetlerinin düzenlendiği diğer bir tarihi yapı; "Gedikoğlu Bağı" olarak anılıyor. 1900'lerin başında Ali Gedikoğlu tarafından yaptırılmış. Vehbi Koç'un satın aldığı evi Semahat Arsel, restore edilmek üzere Vehbi Koç Vakfı'na bağışlamış. 2004 yılında başlayan restorasyonun ardından 2007 yılında yapı, hizmete açılmış. Sadberk Hanım Müzesi uzmanlarınca döşenen bağ evinin özgün yaşam ortamını yansıtması hedeflenmiş.
Akmayan havuzdan dolayı epeyi not kırdım ama bağda hala üzüm yetiştirildiğini görünce; keyfime diyecek yoktu.
